Türk Pop Müziği Tarihi - Ii

Türk Pop Müziği Tarihi - Ii

Türk Pop Müziği Tarihi - Ii
'62-'65 arası, Anadolu-pop'un önemli isimlerinin müziğe başladığı ya da tanındığı dönemdir. Ama aynı yıllarda tanınan başka bazı orkestralar, bu alan dışında yaptıkları çalışmalarla ilgi görürler. Bu arada Ersan Erdura 1963'te, Erol Evgin de 1964'te düzenlenen amatör ses yarışmalannda birinci olur ve müziğe başlarlar. 1964, '70'lerde pop müziğe damgasını vuracak Beyaz Kelebekler'in de kurulduğu yıldır. '70'lerin pop aranjörlerinden Baha Boduroğlu'nun ve Ömür Göksel'in müziğe başladığı yıl da 1965'tir.

Ancak 1965 yılının asıl önemi, Hürriyet Gazetesi tarafından düzenlenen Altın Mikrofon yarışmasının başlangıç yılı olmasından gelir. 1965-'68 arasında kesintisiz olarak süren, 1972 ve 1979'da birer kere daha yapılan ve birçok ismi müzik dünyasına kazandıran Altın Mikrofon Armağanı Yarışması, "Batı müziğinin zengin teknik ve şekillerinden faydalanarak yine Batı müziği aletleriyle çalınmak suretiyle Türk musikisine yeni bir yön vermek için hazırlanmıştır". Fikret Kızılok'lu Oben Dörtlüsü, Ferdi Özbeğen Orkestrası, İlham Gencer ve Arkadaşları, Kanat Gür Orkestrası, Mavi Işıklar. Metin Alkanlı, Selçuk Alagöz Orkestrası, Silüetler, Grup Sonya Dores ve Yıldırım Gürses ilk Altın Mikrofon'un yarışmacılarıdır. Bu ilk yarışmada birinciliği kendi bestesi "Gençliğe Veda" ile Yıldırım Gürses alır. Gürses, Kurduğu 26 kişilik orkestrasında keman, çello, saksofon, flüt, korno, kontrbas, timpani, bongo, trombon ve piyano gibi batı aletlerini barındırır.

Altın Mikrofon'un müzik dünyasına kazandırdığı pek çok isim vardır: Rana Alagöz, daha sonra Haramiler adını alacak olan Ali Atasagun, daha çok Batman Petrolleri Orkestrası adıyla tanınan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Orkestrası, Moğollar, Asım Ekren, Uğur Dikmen... Altın Mikrofon'un 'kazandırdığı' müzisyenlerden ikisi Cem Karaca ve Erkin Koray, '60'ların sonunda yaptıkları çalışmalarla popüler batı müziğinde yeni bir hat açarlar. Erkin Koray, ilk yıllarında "Kızları da Alın Askere", "Silinmeyen Hatıralar", "Yağmur", "Aşkımız Bitecek", "Hop Hop Gelsin" sonraki yıllarda "Şaşkın", "Fesuphanallah", "Estarabim" gibi şarkılarla dillerde dolanır.

Aynı tarihlerde Cem Karaca birbiri ardına yaptığı 45'Iiklerle 'Ulusal Türk Müziği' akımının öncüsü olarak tanımlanır. Anadolu-pop isminin daha telaffuz edilmediği yıllarda Diskotek dergisi tarafından önerilen ve sadece Dönüşüm gurubu tarafından sahiplenilen bu isim tutmaz. Dönüşüm, o dönemde, diğer gruplar arasında değişik çizgisiyle dikkat çeker.

Cem Karaca, özellikle "Hudey Hudey" ve "Emrah"'a getirdiği yorumla dikkat çeker. Apaşlar, Cem Karaca sound'unu oluşturan gruptur. Beraber yaptıkları şarkılar, özellikle bir Mehmet Soyarslan bestesi olan "Resimdeki Gözyaşları", ilk yayınlandığı andan itibaren ilgi görmüş ve klasikler arasına girmştir. Aynı dönemlerde üretilmiş "Bu Son Olsun", "Zeyno", "Ayrılık Günümüz" gibi şarkılar çok önemli çalışmalardır. Apaşlar'la birlikteliği 1969'da sona eren Karaca, Seyhan Karabay ve Ünol Büyükgönenç'in kurduğu Kardaşlar'a katılır ve daha deneysel çalışmalara yönelir. "Dadaloğlu", "Acı Doktor" ve "Tatlı Dillim" bu dönem ürünleridir. Karaca sonrasında Dervişan ve Edirdahan'la farklı çizgide çalışmalar üretir.

1968 Altın Mikrofon Yarışması'na katılan ekiplerden Moğollar, fırtına gibi esti. İlk dönemlerinde bir arayış içinde olan topluluk, 1970 yılında amaçlarını "ileri teknikle zengin folk öğelerini birleştirmek" olarak özetler ve Anadolu-pop adını ilk kez telaffuz eder. Bu açıklamadan hemen sonra ilk hit plak "Dağ ve Çocuk" yayınlanır. 1971'de Fransa'da yayınlanan ilk albümleriyle Academie Charles Grass ödülünü alır. Moğollar, '70'lerin ikinci yarısında grubu oluşturan müzisyenlerin farklı çalışmalar yapmak istemesi üzerine dağılır. Ancak bu döneme dek Selda, Barış Manço, Cem Karaca ve Ersen'le başarılı çalışmalara imza atar ve Anadolu-pop türünün en önemli temsilcileri olurlar.

Moğollar'ın Anadolu-pop ismini koydukları yıllarda Ajlan ve Üç Ozan, Türeyiş, Siluetler, Mavi Çocuklar, Mavi Işıklar gibi topluluklar önemli başarılara imza atar. Bu dönemde, Devlet Tiyatroları'nda oyunculuk yaparak hayatını kazanan Esin Afşar tiyatrodan ayrılır ve müzikle ilgilenmeye başlar. 1968-'70 arasında pek çok plak yapan Esin Afşar, adını Kul Ahmet'ten aldığı bir türküyle duyurur: "Yoh Yoh". Türkiye'de ve dünyada pek çok festivale katılır, 'diplomatik sanatçı' ünvanı alır. 1970 Balkan Festivali'nde Metin Eloğlu'nun sözleri üzerine Salmi Andak'ın bestelediği "Gurbet Yorganı" ile üçüncü olur. Sonraki yıllarda ününü "Zühtü", "Sanatçının Kaderi" gibi şarkılarla sürdürür. Esin Afşar'a ilk plaklarında Modern Folk ÜçIüsü eşlik eder. Ahmet Kurtaran, Selami Karaibrahimgil ve Doğan Canku'dan kurulan grup, 1970'te yaptıklan "Deriko" ile üne kavuşur. Grubun türkülere getirdiği çoksesli yorum başta yadırganır. Modern Folk Üçlüsü, tarzını geliştirerek sürdürür. Ancak ilerleyen dönemde yaptıkları çoksesli çalışmalarla Türkiye'de bir devrin en önemli topluluklarından birisi haline gelir.

Anadolu-pop akımının önemli gruplarından birisi de Üç Hürel'dir. Kendilerine özgü çalışmaları ile '70'lerin ilk yarısında kendilerinden söz ettiren Üç Hürel ilk plağını 1971'de çıkartır: "Şeytan Bunun Neresinde / Ve Ölüm". 1973'e kadar birbiri ardına 45'likler çıkaran grup elemanları, aynı yıl "Hürel Arşivi" adıyla bir toplama albüm yapar. Albüm çok satar ve Üç Hürel, bu plakla Türkiye'de ilk altın plak ödülünü alır. Topluluk, Alpay ve Nesrin Sipahi ile yaptıkları plaklarla da büyük başarı kazanır. '70'lerin başında ortaya çıkan Selda ve 1972'de bir kere daha, bu kez Günaydın gazetesince yapılan Altın Mikrofon'un kazandırdığı Edip Akbayram, Anadolu-pop'un son dönem başarılı temsilcileridir.

Barış Manço, 1970'te kemençe üstadı Cüneyd Orhon ile yaptığı "Dağlar Dağlar" ile bir anda patlar. Aynı yıl "Söyle Sazım" adlı bestesiyle sükse yapan Fikret Kızılok, bir anda Manço'nun en büyük rakibi haline gelir. Cahit Oben Orkestrası'nda başladığı müzik yaşantısını bireysel olarak sürdüren ve elinde gitar, sırtında kaftanıyla yepyeni bit tarz yaratan Kızılok, birbiri ardına yaptığı plaklarla dikkat çeker. İlerleyen dönemde Tehlikeli Madde adlı bit topluluk kuran ve deneysel çalışmalara imza atan Kızılok'un Ahmed Arif'e yaptığı ortak çalışmalar ve Nazım Hikmet'in şiirlerini farklı bir tarzda yorumladığı "Not Defterimden" adlı albüm hala aşılamamış çalışmalardır. Barış Manço ise, herkes gidip geldikten sonra kurduğu Kurtalan Ekspres adlı grubuyla ölümüne dek sürecek bir beraberliği başlatır.

Anadolu-pop bir yandan gelişimini sürdürürken diğer yandan da 'aranjman' hızla yayılır. 60'ların sonunda Ajda Pekkan'ın açtığı yoldan ilerleyen bir grup, bu türde eserler veriyordu. Aslında düzenleme anlamına gelen, ancak yanlış bir kullanımla bir türe adını veren 'aranjman', yabancı şarkılara yazılan Türkçe sözlerle oluşmuş bir 'ara' tür. Bestelerin İngilizce yapıldığı, Türkçe söylemenin 'ayıp' sayıldığı bir dönemde ortaya çıkmış ve başarı kazanmış; böylelikle Türkçe bestelerin de önünü açmıştır. 'Aranjman', iki önemli bestecinin ortaya çıkışıyla yavaş yavaş etkisini yitirir. Bora Ayanoğlu ve Timur Selçuk.

Ayanoğlu, yaptığı bestelerle adını duyurmuştur. Alpay'ın yorumladığı "Fabrika Kızı", popüler olmuş ilk yerli bestedir. Çetin Akçan'ın sesinden ünlenen "Elvan Elvan"; Nesrin Sipahi'nin yorumuyla akıllara kazınan "Yunus", aynı dönemin ürünü olan, İnci Çayırlı'nın yorumladığı "Postacı", yine Alpay'ın yorumuyla "Tren", "Toprak", Gönül Akkor'un unutulmaz sesinden bugünlere ulaşan "GülIer Ve Dudaklar" Bora Ayanoğlu'nun önemli bestelerinden sadece birkaçı. Kendi yorumladığı "Race-Marie" ile ününün doruğuna tırmanan sanatçı, popüler batı müziğinin en önemli bestecilerinden birisi haline gelmiştir.

Timur Selçuk ise, '60'ların sonunda, Fransa dönüşünden sonra kendi yorumladığı Fransız etkili besteleriyle adından söz ettiren genç bir müzisyen olarak atıldığı müzik dünyasındaki yerini giderek sağlamlaştırır. 1987 tarihli ilk plağı "Ayrılanlar için" büyük başarı kazanır, ardından yaptığı "Sen Nerdesin", "İspanyol Meyhanesi", "Beyaz Güvercin" gibi besteler bu türün klasikleri haline gelir.

Bora Ayanoğlu ve Timur Selçuk'un açtığı yoldan ilerleyen bir başka sanatçı da İzmirli besteci Ali Kocatepe. Müzik hayatına yorumcu olarak başlayan, sonra kendi bestelerini yapan Kocatepe, prodüktörtüğüyle de Türkiye'de pop müziğe önemli hizmetlerde bulunmuş bir müzik insanı. Aralarında, 'bütün zamanların en iyi pop albümü sayılan Bülent Ortaçgil'in "Benimle Oynar mısın" albümünün de bulunduğu 100'den fazla albümün prodüktörlüğünü yapan; Gökben, Sibel Egemen, İskender Doğan, Coşkun Demir gibi isimleri müzik dünyasına kazandıran Kocatepe, 1970'te kurduğu 1 Numara plak şirketiyle '80'lere kadar kesintisiz hizmet vermiştir.

Ali Kocatepe'nin çalıştığı en önemli yorumculardan birisi Nüket Duru'dur. 1974 yılında yaptığı bir 45'likle müzik hayatına atılan, ardından söz yazan Mehmet Teoman ve besteci Cenk Taşkan ile ortak bir çalışma içine giren ve büyük başarılar kazanan Duru, 1977'den sonra Ali Kocatepe ile çalışmış, bestecinin Sabahattin Ali şiirleri üzerine yaptığı şarkıları seslendirmiştir. Nükhet Duru ile birlikte dönemin iki büyük yorumcusu sayılan Sezen Aksu ve Nifüfer de aynı yıllarda zirveye yerleşirier. Nilüfer iIk plağını 1972'de yapar. "Dünya Dönüyor" ile ilk altın plağını aldığında yıl 1973'tür. Ardından 45'lik plaklar birbiri ardına gelir. Nino Varon'un keşfi olan sanatçı, daha çok Tuğrul Dağcı ile çalışır. Sezen Aksu ise Sezen Seley adıyla yaptığı ilk plağını 1975'te çıkartır. Asıl ününü "Kaybolan Yıllar"a borçlu olan Aksu, o dönemde "Seni Gidi Vurdumduymaz", "Olmaz Olsun", "Kusura Bakma", "Kaç Yıl Geçti Aradan" gibi başarılı çalrşmalara imza atar.

Melodi Plak'ta grafiker-ressam olarak çalışırken kendi bestelerini plak yapına imkanı bulan Hümeyra da '70'li yıllara damgasını vurmuş özgün isimlerden birisidir. "Kördüğüm", "Yol", "Ölüm" gibi plaklarıyla kendisine özel bir yer edinir ve yıllarca değişmeyecek düzeyli bir çizgide ürünler verir.

www.megatimes.com.br
www.klimanaturali.org

Please Select Embedded Mode To Show The Comment System.*

Postagem Anterior Próxima Postagem